Güney Azerbaycan  Milli Herekatının  Ana Axışı

Arif Keskin

 Güney Azerbaycan Milli Herekatı ele bir  mürekkeb medeni, siyasi ve sosial terkib/kopzisyona sahibdir ki   onun esil mahiyetini ve özelliklerini tanımaq ve tanımlamaq çetindir. Milli herekata uzaqdan bir müşahideçi kimin baxdığınızda dağınıq, teşkilatsız, elitadan  mehrum, iç ixtilafların derin olduğu,  medyadan mehrum (gazete, televzyon, jurnal vb olmadığı.), rehberiyeti olmayan ve herekat içinde öz başınalığın hakim olduğunu düşünebilirsiniz.  Bu müşahidenizden yola çıxaraq milli herekatın olmadığını ya da gücsüz ve siyasi seferberliyinin zeyif olduğu iddiasında olabilirsiniz. Ancaq görüntüler her zaman doğruları göstermeyebiler. Uzaqdan gördükleriniz sizi yanlışlığa sevkedebilir.  Milli herekatın gerçeyini ve özlüyünü  öyrenmek üçün öncelikle gördüyünüz o çürük qabığı söküb atacaqsınız. Sizin yanıldan o çürük qabığın altındakı ağlı ve tecrübeni görünce şaşıracaqsınız. Bir daha özünüze itiraf edeceksiniz ki heqiqet sizin görmedikleriniz ve bilmediklerinizde  gizlidir. Sizin baxışınızı çürük qabıq formalaşdırmış.   Eslinde insanın  dünya görüşünü  bilgisi deyil de cehaleti şekillendirirmiş.

 

Milli herekatın umumi-milli  teşkilatları olmasa da milli herekatımıza  xodcuş/özlüyünden harmoni  hakimdir. Umumi seferberlik ihtiyacı hiss edildiyinde milli herekatın topyekun iradesi eyni noqtede birleşir. Babek qalası himasesinde, 2006 May hadiselerinde, Yaşıl herekatına qarşı ortaq mövgi sergilenmesinde ve traxtor kimin efsanenin yaradılmasında ortaq iradenin oratya çıxması  bu olqunun göstercisidir.  Milli herekatımızda rehberiyet problemi olsa da milli herekatımıza başıboşluq, aylaqlıq ve serserilik hakim deyil. Tam tersine rasyonalite/eqlaniyet  ve mentiq hakimdir. 1997-de Mohemmed Xatemi hakimiyete geldiyinide milli herekatımız o dönemden en yaxşı şekilde faydalandı. O döneme hakim olan Reform goftemanını/söylemini  öz milli goftemanı istiqametinde dönüştürdü(istihale). Nisbi olaraq açılan siyasi fezadan nehayet istifade etmeyi bacardı. İranda  reform herekatının netice vermeyeceyini ve İran İslam cumhuriyeti reform edilebilir dövlet olmadığnıı ilk anlayan, onu dile getiren ve ondan kesgin xetlerle uzaqlaşan yene milli herekatımız oldu. Milli herekatımız reformculardan ele qoptu ki onların liderliyindeki her tür siyasi herekatdan uzaq durur. Nece ki 1999 oyrenci hadislerine nisbi olaraq  qatışan Tebriz, Yaşıl herekatın ortaya çığdığı 2009-dan günümüze  sesini çıxartmadı. Milli herekatımız reformcuların İslami demokrasi melğemesinin altında gizlettikleri fars milliyetçiliyi görünce diskindi.  Görünüşe aldanmadı ve onun arxasında gizlenen yanlışlığı gördü. Gözel, bezenmiş ve her tür aksesuara (teziant) bürünmüş gelinin “ yalançı gelin” olduğunu anladı.

 

 Bunların hamısını senin o teşkilatısız, dağınıq, lidersiz ve seferberlik gücü olmadığı iddia ettiyin herekat gerçekleştirdi. Burada senin görmediyin veya görmek istemediyin gizli bir irade ve ağıl yoxmu?. Bunların öz-özüne  gerçekleşmesi senin üçün heç bir analam ifade etmirmi?. Milli herekatımızın  gözelliyi  onun derinliyi  ve şarşırtıcı  yanı olmasındadır.

 

Güney Azerbaycan Milli Herekatı içinde  kolektif/umumi vicdan/şuur yaranıb. Bu vicdan ferdlerin üstünde ve onları yönlendiren güce çevrilmişdir. Umumi  vicdan sözü sene soyut/mücerred gelebiler. Emil Durkhaimı xatırladabiler ve hetta senin postmodern siyasi  literatürüne ters de görünebiler. Ancaq bir-biriyle teşkilati elaqesi olmayan milyonlarca insanın eyni duyqu, düşünce ve iradeni paylaşması sadece bir tesaduf olabilmez Bir-biriyle üz-üze veya teşikilatı elaqesi olmayan ve hetta  bir çox yerde de elaqelerin qopuq olduğu hallarda yene de  ortaq  duyqu, düşünce ve iradenin paylaşılması  anlamlıdır. Demek ki,  bütün bu insanları bir-birine bağlayan bir “biz “vardır. Onlar o “bizde” bir-birlerini tapır ve birleşir. “Biz” olgusu  eslinde Farslıqdan ve iranlılıqdan özünü ayıran Azerbaycan-türk kimliyinin derunleşmesi demekdir. “Biz” alqısı üstünde  telebler, arzular , fursetler, qorxular ve tehlikler  belirginlemiş ve özünü ifade etmese de öz nihayi çerçevesini tapmışdır.

 

 Bu insanların “ biz” tanımlarındaki   birlikdelikleri  onlardan müsteqil olan ve onlara yön veren  kolektif vicdan/şuuruı yaradır. Kolektif vicadan milli herekatın ana axışını teyin edir.  Güney Azerbaycan Milli Herekatının ana axışı ise  umumi ağıl, ortaq irade, xuşünetden uzaq durmaq, demokratik prensiplere uymaq, radikalizmden çekinmek, dünyayla bütünleşmek/entegrasyon  ve milli-umumi menfetlerden teviz vermemek kimi   ilkeler/prensipler esasında formalaşır.

 

Güney azerbaycan Milli herekatının ana axışını öyrendiyin zaman uzaqdan dağınıq, teşkilatsız, rehberiyetsiz ve başı boş görsenen herekat gözünde deyişecekdir. Onda göreceksen ki Güney Azerbaycan Milli Herekatı tam anlamıyla modern sosial herekatların özelliklerini daşıyır.

22 Şubat 2011

Ne zamana qeder sukut edeceyik?

Arif Keskin

 

Güney Azrbaycan Milli herekatının Yaşıl Herekatı  ve İran ejimi arasındaki çatışmaya/toqquşmaya  yönelik mövgeyi hem sevindirici hem de nigaran-edicidir. Sevindirici yanı budur ki, milli herekatımız öz ilke/usul ve doğru duruşunda israr edir. Bütün yaltaqlıq ve hede-qorxulara boyun eymir. Öz bildiyi ve inandığı doğru yolda gedir. Nigaran-edici teref budur ki milli herekatımız bu mseleye tek alternatifli/seçenekli yanaşır.  Milli herekatımız bu meseleye “Yaşıl Herekatına qatılıb-qatılmama” ikilemi ile baxır. Bu ikilemi aşacaq ve öz herekat ve manevra qabileytini artırarcaq alternatiflerin axtarışında deyil. Bu çerçevede  Nigaran-edici ikinci mesele de odur ki,   milli herkatımız Yaşıl Herekatını ciddiye almır. 2009-daki halet-e ruhiye ile mseleye baxır. “2009-da netice alabilmediyi üçün bugünde alabilmez”  fikirler seslendirilir.

Bu baxış açısı indi xetalıdır. Çünki indiki  merhelede  hem İran içindeki şertler deyişmiş hem regiyonda/menteqede ve hem de dünyada şertler ferql olmuşdur.  Yaşıl Herekatı ve iran rejimi arasındaki çekişme qısa süreli ve asanlıqla hell oluncaq mesele olmaqdan çıxmış ve rejimin iç terazlığını pozmuşdur. Mesele ele ciddidir ki indi hem İranın öz içinde hem de dünayda İslam cumhuriyetinin devrilmesi/sernigunisi mubahise edilir. Hal-hazırdaki şeraitde Güney Azerbaycan milli herekatı  “yaşıl herekatına qatılıb-qatılmama” ikilenmini bir terefe atmalıdır. Bu mubahiseler bizi  içinden çıxılması çetin   olan  biri medar-e beste(qısı döngü) içine soxur. Bu mubahiseler bizim öz milli stratejimizi gelişdirmeye mani olar. Mene göre bu mubahiselerin  dövrü bitib artq. Çünki  artıq bizim Yaşıl Herekatıyla eyni sefde olmağımız  imkansızlaşıb.

Yaşıl Herekatıyla eyni sefde olmağımız imkansızlaşdığı üçün yeni sehifeye geçmeliyik. Duruduğumuz yerde addımlarımızı saymaqdan vazgçmeliyik indi. Bizim üçün  İrandaki meseleler  Yaşıl Herekatını aşıb. Yeni sehife açılmaq üzere. İran rejiminin ömrünün uzunluğu ve qısalığı gündemde. Bizim esasi mesele ve sualımız “ iran rejimi ne zaman qeder devam edebiler” sorunsalı/problematiyi ve bu istiqametde” biz neylemeliyik” mselesi olmalıdır.

İndiki şeraitde bir-neçe addım ilerlemeliyik. Esası stratejilerimizi gelişdirmeye başalamyalıyıq. Hazırlıqsız yaxalanmaq istemirikse ve Azerbaycandaki hadiseler bizim elimizden ve kontrolumuzden  çıxmasını istemirikse yeni dönem üçün stratejilerimi gelişdirmeliyik.

Biz,  2009-dan beri öne sürdüyümüz “Üçüncü Cebhe” modelimini mubahiseye açmalıyıq. Üçüncü Cebhenin açılmasına    fikri ve atifi/duyqusal olaraq özümüzü hazırlamalıyıq.  Üçünci Cebhe modelinin dartışılma zamanı gelib.  “Ne zamana qeder sukut eleyeceyik”, “Üçünci Cebhenin açılma zamanı gelib-çatıb ya yox” ve “ Üçüncü Cebhe açılırsa neler olabiler” ve benzeri sulların cevablanması zamanı gelib çatıbdır.

 

Bizimle Niye Düşmenlik Edirler?

  Arif Keskin

 

Güney Azerbaycan Milli Herekatı İranda faaliyet eden merkeziyetçi bütün gruplar, teşkilatlar, şexsiyetler ve axımlar terefinden qebul edilmir. Milli Herekatımızı ne liberallar qebul edir ne de Marksistler. Ne İslamcılar qebul edir ne laikler. Ne cumhuriyetçiler qebul edir ne şahçılar. Ne hakimiyet qebul edir ne de muxalifet. Onlara göre milli Herekatın esaleti yoxdur.Köksüz, münherif, şişirtilmiş ve sosial bazası olmayan marjinal axımdır.  Üstelik Türkiye ve Quzey Azerbaycanın maşaları sayılırlar. Onlara göre İran rejimi  öz muxalifetini parçalmaq  üçün milli herekatı yaratmış ve desteklemekdedir.

Bizimle Niye Düşmenlik Edirler?

Milli herekatın menfi  imigi tebiyi ve normal deyil. Bu imigin yaranmasında çeşidli faktörlerin dexaleti var. Bu menfi imigin yaranmasında milli herekatımızın özünün de önemli rolu olduğunu söyleyebilerik. Çünki bizim merkeziyetçi güçlere baxışımız her azaman ağ-qara mentiqi ile olubdur. “Onlara ne edersek deyişmezler” demişik. Özümüzü onlardan ele ayırmışıq ki onlarla danışmağı ve müzakere etmeyi  milli ilkelerin pozulması olaraq görürük Özümüz ve onların arasına böyük duvar hörmüşük. Ele ki indi bize qarşı blok şekilde qarşı cebhede durublar.

Bu mesele de bizim xetalarımız olsa da bu işin teyin edici amili bizler deyilik.  Güney Azerbaycan Milli Herekatının qarşılaşdığı bu problem, eslinde Fars milliyetçiliyinin Türklüye qarşı açtığı savaşın ferqli şekilde tezahürüdür. İrandaki siyasi cereyanların ideolojik temayüllerinin ferqliliyene baxmaayraq hamısı Fars milliyetçiliyinin entelektüel şeraitinde yetişirler. Fars milliyetçiliyinin temel varsayımlarını bedihiyat kimin qebul edib onları sorqualmaq ehtiyaci hiss etmeden öz ideolojik duruşlarını şekillendirirler.  Fars milliyetçiliyi bütün ferqli ideolojilerin temel iskletini teşkil edir. İranın problemı açıq şekilde “ men milliyetçiyem” diyen gruplar deyil. Çünki Fars milliyetçiliyi indi örtük/penhani şekilde öz varlığımı sürdürür.

Fars milliyetçilerinin bütün çalışmalarının açıq veya gizli hedefi, Azerbaycanı  Türklükden ayrışdıraraq onu Azeri teorisi çerçevesinde  İranlılıq içinde eritilecek şekilde dönüştürmek ve ehlileşdirmek  olmuşdur.  Fars milliyetçiliyi yüz ile yaxındır dövletin bütün kültürel, siyasi, iktisadi, idari, herbi ve diplomatik imkanlarını Azerbaycanı dönüştürme istiqametinde seferber etmiştir. Nece ki  İranın bütün entelektüel imkanları bu çerçeve şekillenmişdir

Güney Azerbaycan Milli herekatı İran tarixinde ilk olaraq  bütün bu çalışmalara qarşı çıxaraq  ve  onların bedihiyat olaraq göstermeye çalışdıqları argünanları sorqulamaya başlamışdır.  Azerbaycanlıların  Türk milletinin bir parçası olduğunu ve Azerbaycanın özüne mexsus dili, kültürü ve enenesi olduğunu dile getirmişdir. Bu iddilar İranın entelektüel fezasında xeyanetle ittihamlandırılacaq qeder yabancı düşüncelerdir. Onlar “bu fikirler hardan çıxdı?” deyirler. Fars ve İran mefhumları onların zehninde ele eynileşib ki o daşlamış önyarqıları/pişdaverileri  sındırmaq isteyen her iddia tehlikelidir, xeyanetdir ve biganelerin komplosudur/totiesidir .Halbu ki, çağdaş İran tarixini oxuyanlar bilir ki eslinde Fars milliyetçi yabancıların projesidir. İngiltere , Amerika, Yehudi sermayesi ve umumiyetle qerbin akademik ve siyasi faaliyetinin mehsuludur.

 

Merkeziyetçi Güçler Ne Qeder Demokratlar?

Bize qarşı sergilenen menfi duruşun altında örtük/penhani Fars milliyetçiliyi yatır. Merkeziyetçi güçlerin bu tefekkürden uzaqlaşması onların düşüncelerinin demokratikleşmesi ve liberalleşmesiyle mümkün olacaqdır. Onlar demokrasini derunileştirmeyi başararlarsa  bu problemden uzaqlaşa bilerler. Demokratik rejimlerde dini, mezhebi, etnik, cinsiyet, sinfi ve benzeri  bütün ferqlilikler qanun terefinden teminat altına alınır. Bugün Kanadad daxıl bir çox batılı ölkelerde rejimler özlerini etnik kimliklerden arındırılar/temizleyir. Dövletler din, mezheb ve cinsiyet vb. meselerlerde terefsiz olduğu kimin etnisite ve kültürel kimlikler  meselelerinde  de terefsiz olmalıdır. “İran feqet farslarındır” sözünü heç bir tarixi senedle izah etmek mümkün olmadığı kimin bu düşünceni heç bir demokrtaik ilke ile de açıqlamaq mümkün deyil. “Sen Türk deyilsen Azersen” sözü heç bir demokratik prensiple uyuşmaz. Demokratik rejimler asimilasyoncu rejimler deyiller, tam tersine asimilasyonu engelleyen rejimlerdirler. Eger bugün İranda 35 milyona yaxın insanlar özlerini Türk olaraq adlandırırlarsa onlar Türkdürler. Onlara dövletler “sen türk deyilsen Azerisen” diyebilmez. Bu tür istekler demokratik prensiplere muğayir olduğu kimin insan haqlarının da çiynenmesi demekdir.  Azeri teorisi isabatlanması zor ve imkansız olan tarixi uydurma olduğunu bilirik.  Bu tarixi uydurmanın doğru olduğunu da qebul edersek bizim teleblerimiz ve isteklerimiz de heç bir tesir qoymaz.  Tutalım ki, biz geçmişte Ehmed  Kesrinin iddia ettiyimiz şekilde Azeri olmuşuq. Bu tarixi iddia bugün heç bir mena/anlam ifade etmir. Çünki esas ve meyar olan menim bugünümdür. Men indi özümü türk olaraq bilirem ve  Türkçe danışıram. İran adlanan coğrafiyaya hem İslam dini hem Şielik çox sonra gelib. Onda hem İsalmı hem Şieliyi yasaqlamq lazımdır. “İslamı buraxıb eski dinimize dönmemiz lazımdır” demek gerekir. Çağdaş tariximizde bunları dediniz ve anti İslam siyasetiniz teokratik/totaliter rejimin ortaya çıxmasıyla neticelendi. Ancaq indi insanların din ve mezhebleriyle işiniz yox. En azı bu mesele de rasyonel ve demokratik baxışa yetişdiyiniz müsbet durumdur. Bugünkü çağdaş demokrasilerden tecrube ettiyimiz kimin  Tarixi heç bir iddiayla  demokrtaik haqları bastırmaq olmaz. Tarix faktörü insan haqlarını tetil etmez. Merkeziyetçiler hem tariximizi tehrif edirler ve  tehrif ettikleri yalan tarix anlayışına dayanaraq tebiyi haqlarımızı elimizden alırlar.

İranda 35 milyona yaxın Türk yaşayır. Bu insanlar üçün proje ve bernameniz nedir?. Onların dilini, tarixini ve kültürlerini ne zamana qeder inkar edeceksiniz? . 35 milyon insanın niye öz dillerinde medresesi yoxdur? Niye gazete, tv ve radyosu yoxdur?. Bu suallar ve telebler hele minimal istekleridir. Türklerin minimal isteklerini qebul etmeyen özünü nece demokrat hesab edebiler ki?.

Merkeziyetçi güçlerin demokrasini yarımçılıq öyrendiklerine dair başqa bir örnek daha verelim. Demokratik ölkelerde dini, mezhebi, cinsi, sinfi vb. olgular etrafında hem siyasi hem medeni planda teşkilatlanmaq serbestdir. İnsanlar öz dil, tarix ve medeniyetlerini qorumaq üçün teşkilatlanma haqları vardır. Dövletin en önemli görevi bu teşkilatların emniyetini temin etmekdir. Güney Azerbaycan Milli Herekatı,  İran içindeki yaşayan Azerbaycan Türklerinin siyasi axımlarının birisidir. Bu hereket bugün de var olduğu kimin İran İslam cumhuriyeti devrilse de yene de var olacaqdır. Bu hereketin istek ve teleblerini qebul etmeye bilersiniz, anacq onu yasaqlamq, yox etmek ve siyasi xeriteden silib atmaya haqqınız yoxdur. Onu yox etmek üçün bu qeder exlaq dışı yalan, iftira, şantaj ve psikoloji operasyonlara teşebbüs etmek faşizan davarnışdan başqa bir şey deyil. Bu tür girişimlerin demokrasi ve insan haqlarıyla uyuşmayacağı aşıkardır. Güney Azerabaycan Milli Herekatının siyasi qederini feqet Azerbaycanlılar teyin edebiler. Merkeziyetçiler demokrasinin feqet şirin terefi olduğunu düşünürler. Ancaq demokrasinin çox acı terefleri de var. İstemediyiniz ve beyenmediyiniz teşkilatlar hakimiyete geler ve illerce getmeye de bilerler. Demokrasi neticesi belli olmayan ancaq quralı belli olan bir oyundur.  Ölçü ve esas milletin iradesi ise ve o da demokratik seçimlerle tezahür edirse ve bu quralı hamımız qebul edirikse, onda demokratik olqunluğa/buluğa çatmışıq demekdir. Qerb demokrasisinin esas çıxış  telorasn olduğu bilinir  Batılılar din savaşlarını engellemek yollarını axtarırken telorans, liberalizim, demokrasi  ve insan haqları mefhumlarına  gelib çatıblar. Bati demokrsaini dini, kültürel, etnik ve mezhebi ferqlilikleri teminat altına almaq üçün keşf edibdir.  Biz de batıdan öyrenmeliyik.  

Merkeziyetçi güçler özlerini demokrasi hevvarisi ve bizi de engel olaraq gösterirler. Ancaq bilmelidirler ki onlara demokrasiyi biz öyrettiyimiz üçün demokrasinin ne olduğunu onlardan da yaxşı bilirik. Biz onlara “Fars milliyetçi söylemi ile demokrasi olmaz” deyirik. İranda istibdadi yox etmek isteyirekse gelin onu ortaya çıxaran bütün düşünce, ideoloji ve qurum/quruluşları yıxaq. İstibdadı üreten/tolid eden ve onu besleyen amiller olduğu sürece istibdad yene gelecek. Ferqli geyim, reng, dil ve goftemanla/söylemle  gelecek. Merkeziyetçiler yapısal/saxtarı deyişim istemiler. Onlar  istibdadı/diktatorluğu ortaya çıxaran sosial, kültürel, iktisadi ve siyasi yapıların/saxtarların deyişmesini istemirler. Bizim esas derdimiz ve meselemiz budur.

“Her Bir Milli Faal Bir Misyoner” Stratejisi

Merkeziyetçiler haqsız olduqları halda haqlı görseniller. Çünki her zaman olduğu kimin bugün de dünyanın böyük güçler onların arxasındadır. Onların elinde çox çeşidli tebliğat ve tesir qoyma imkanları var. Onların bizim eleyhimizde yaydıqları iftiralar zaman içinde bize zerer vermeye başlayacq. Bu iftiraların bize zereri çox böyük olabiler. Dünya içtimaiyeti ile elaqelerimizi zedeleyebiler. Beynalxalq teşkilatlarla münasebetimizi menfileşdirebiler. Dünyanın böyük güçlerini bizim düşmenimize çevirebiler. Azerbaycan-Türk milletiyle olan münasebetimize ziyan verebiler.

Biz iftiralarının qabağını indiden alabilmezsek çox çetinliklerle üzleşeceyik. Bu iftiralarla topyekün savaşmalıyıq. Her kes öz imkan dairesinde mariflendirme işi ile meşqul olmalıdır. Heqiqetleri hem milletimize hem dünyaya anlatmalıyıq. Dünyaya heqiqeti  anlatmaq üçün televizyona çıxmaq lazım deyil. İş yerindeki insanlara, dostlarmıza, qohum–eqrabalarımıza ve kiminle danışabilirkse danışmalıyıq. İndi “misyoner” olma zamandır. Azerbaycan-Türk milletinin “misyonerleri” olaraq öz fikir ve isteklerimizi dünyaya çatdırmalıyıq.

19 Şubat 2011

 

Her Milli Faalın Birinci Vezifesi Nedir?

 

Güney Azerbaycanda gerçek siyasi güç kimdir?. Güney Azerbaycan milli herekatnı güney Azaerbaycan siyasi hayatına  hakim siyasi hereket olaraq iddia edebilerikmi?. İran içindeki Azerbaycan Türklerinin siyasi davranış/reftarlarında öz milli kimlik ve hüviyetleri ne qeder tesir qoyur?. Yaşıl herekatı ve İran rejimi çatışması/toqquşmasında sessiz qalan Azerbaycanın bu siyasi reftarını onun milli bilinç/şuuru esasında analiz etemeye ne qeder haqqımız vardır? Bu analizleri hanki içtimai, siyasi ve iktisdai faktlara  dayandırırıq?. İran içindeki Azerbaycan Türkleri İran siyasi hayatındaki    esli ve esasi tezadı/çelişkini ne olaraq görürler?. Onların gözünde  Milli mesele esası meseledirmi?. Milli mesele onların esası meselesi olduğunu hardan bilirik?. Azerbaycan Türklerinin milli şuuru “Fars milliyetçiliyi olmadan İranda demokrasi olmaz” diyecek qeder yükselibmi? Neye dayanaraq iddia edirik ki Azerbaycanın birinci meselesi onun milli meselesidir ve iktisadi, sosial ve siyasi meseleleri ikinci dereceli olaraq görür?.Başqa bir sözle, Güney Azerbaycanda yaşayan Türkleri ne qeder tanıyrıq?. Uğrunda mübarize elediyimiz Azerbaycan Türklerı haqqında qapsayıcı tehlil/analizmiz varmı?.

 

Yuxarıdaki suallar size şaşırtıcı gelebiler. Ancaq o suallara  cevab vermeyen siyasi hereketin netice alması o qder de asan deyil. Biz netice almaq isteyirikse öz millitemizi yaxşı tanımalıyıq. Milli herekatımızın gücünü, imkanlarını ve sınırlıqlılarını (mehdudiyet) yaxşı bilmeliyiq. Azerbaycanın şeher ve kendlerinde ne qeder nufuzumuz olduğunu doğru ölçmeliyik. Hanki içtimayi/sosial sınıfların bizimle olduğunu doğru teşxis etmeliyik. Azerbaycanın öz milli kimlik ve hüviyeti yolunda ne qeder fedakarlık elme qapasite/zerfiyeti olduğunu objektif olaraq deyerlendirmeliyik. Azerbaycan-Türk milletinin bizden ne gözlediyini ve onlara ne vermemiz gerektiyini diqqetle araşdırmalıyıq.

 

Yuxarıda belirtdiyim  meseleleri ne qeder diqqete alırıq?. Doğrusunu söylemek gerekirse diqqete almırıq. “ Babam  dedi kör dedi her gelene vur dedi” mentiqiyle mübarize olmaz. Milletini tanımayan siyasi hereket- ne qeder niyeti yaxşı olarsa da  olsun- öz milletini felakete aparıb çıxardar.  Gelinen noqtede öz milletimizi her terefli tanımaya ehtiyacımız var. Bezilermiz “ biz tanıyrıq” diyebilerler, ancaq,  onlara da demeliyem ki tessufle tanımırıq. Bizim hele de Güney azerbaycanın iktisadi imkan ve mehdudiyetleri haqqında samballı ve elle tutulur tehlilimiz yoxdur. Bizim hele de öz içimizdeki mezhebi azlıqlarımız(ehl-e heq ve Sünniler) haqqında ne istatistik(amari)faaliyetimiz var ne de onlarla nece reftar edeceyimiz haqqında demokratik  bernamemiz var. Tessufle bu listeni sonsuza qeder uzatmaq mümkündür .

 

Diyeblersiniz ki bu işler mütexessislerin sahesi   olduğu üçün bunlar araşdırmacıların görevidir. Onda men de soruşaram ki bes siyasetçiler ne işe yararlar? Bizim siyasi teşkilatlarımızın işi nedir?. Mene göre Güney Azerbaycan milli herekatındaki teşkilatlar öz görevlerini yerine getirmirler.  Bütün bu meseleleri  ışıqlandırmaq üçün kolektif çalışmaya ehtiyac vardır.  Kolektif faaliyetler de teşkilatların görevidir.

 

Güney Azerbaycan milli Herekatı netice almaq isteyirse öz milletini ve o milletin içindeki  nufuz ve mehdudiyetlerini  tanımalıdır. Üstelik her zamanda gözleri de o insanların üstünde olmalıdır. Onların derd, sevinç, umud, arzu ve qorxularını yaxşı bilmeli . Biz öz milletimizi gözlemlemeliyik, müşahide altında tutmalıyıq.  Bizim gözlemimiz polis ve güvenlikçi gözleminden ferqli olmalı ve analizci gözüyle baxmalıyıq.  Bizim gözlemimizin nesnesi (meful-e şenasayisi) milletimizin  kolektif temayülleri, arzuları, qorxuları ve gelecek üçün düşünceleri olmalıdır. Biz öz milletimizin fars milliyetçiliyinden, irançılıkdan, merkeziyetçi güçlerden ve merkeziyetçi siyasi axımlardan ne endazede r qopub-qopmadığını bilmeliyiq ve bu meseleni de her zaman gözlem altına almalıyıq.

 

Bu işler teşkitların vezifesi olduğu halda onların bu istiqametde faaliyet etme niyetleri yoxdur. Görüldüyü kimin mesuliyet ferdlerin üstüne düşür. Bu iş üçün milli faallar özlerini yetişdirmelidirler. Siyaset, sosyoloji, iktisad, psikoloji (revanşenasi) ve beynalxalq elaqeler haqqında çıxan kitab ve meqaleleri oxumaq gerekir. Zamaınımız azdır. “Her kes özünün mesuludur” ilke/prensipiyle  emel ederek araşdırma ve oxuma faaliyetimizi başlamalıyıq. Kitab, meqale ve kiçik yazı olas de bele oxumağın  özü de bir mübarize olduğuna inanmalıyıq.  Araşdırmaq özü de  mübrizenin önemli parçasıdır. Bu istiqametde her kes özünü yetişdirmekle mesul olduğunun bilincinde  olmalıdır. Biz öz teorik bilgimizi ilerletmeliyik ve bununla beraber öz milli sahemiz (Güney Azerbaycan) haqqında da çox yönlü ve objektif bilgi ve melumatlara sahib olmalıyıq.  Bizim milli herekatımızda ziyali yoxdur deyiler. Ziyali göyden zenbille düşümür ki. Ziyalılar gece-gündüz oxuyaraq yetişirler. İnsanların çoxu öz hayatlarıyla meşgul olarken onlar oxuyurlar.  O qeder oxuyur ve düşünürler ki onların da “ruhları terleyir”. 

 

İran rejimi uçruma doğru gedierkken  Güney Azerbaycan da yavaş yavaş üsyana hazırlaşır. Biz özmüzü hazırlasaq da hazırlamasaq da  Azerbaycan üsyan edecek. Azrerbaycanın üsyanı bizim istek ve irademizden müsteqil olaraq gerçekleşecek. Azerbaycan bizi gözlemeyecek.  Güney Azerbaycan üsyan ettiyi zaman onu milli herekatımız rehberlik etmeli ve edebilmelidir.

 

Ona göre Güney Azerbaycanı  tanımalıyıq. Onu derinlemesine öyrenmeliyiq. Temayüllerini bilmeliyiq. Ona göre sözümü yene de tekrarlayıram: her bir Güney Azerbaycan milli faalı özünü siyasi mütexessis kimin yetişdirmeli. Bu “mümkün deyil” demeyin. Mümkündür. Ettiyimiz her tür tenbellik ve zeyiflik milletimizin zererine olduğunun bilincinde olmalıyıq. Tenbelliyi buraxmalı ve yola qoyulmalıyıq. Atalarımız  “göz qorxaqdır  ayaq ise  igid ” deyibler.

 

Arif Keskin

17 Şubat 2011Ankara