İran'da Azerbaycanlı kültürel aktivistlere
yönelik baskı ve keyfi tutuklamalar devam etmektedir. Keyfi tutuklamalarla
karşı karşıya kalan aktivistler mahkemeye
çıkartılmadan, haklarındaki suçlamalar belirtilmeden ve avukat
tutma hakkı verilmeden gözaltında tutulmaktadırlar. Bu süreçte
güvenlik memurları mahpuslardan yalan itiraflar almak amacıyla onlara
çeşitli işkenceler yapmakta ve zorla alınan yalan itiraflar
sonucunda ağır hükümler çıkarılmaktadır.
Gözaltına Alınanlar:
Erdebil şehrinin istihbarat teşkilatı
memurları 5 Şubat 2009 tarihinde Ramin ve İbrahim Sadıki
adlı Azerbaycanlı faalleri ve 25 Şubat tarihinde de o günden
beri takip altında olan Mehmet Sadıki'yi gözaltına
almışlardır.
İbrahim Sadıki 2 hafta gözaltında
tutulduktan sonra teminat karşılığında serbest
bırakılsa da halen iki kardeşi, Ramin ve İbrahim
Sadıki, Erdebil şehrinin istihbarat teşkilatı sorgu
merkezinde tutuklu bulunmaktadırlar. Avukat tutma ve aileleriyle
görüşme hakları verilmeyen bu aktivistlere yönelik suçlamalar henüz
açıklanmamıştır.
Aynı yerde gözaltında tutulan diğer
mahpusların verdikleri bilgilere göre Sadıki kardeşlere,
diğer Azerbaycanlı aktivistlerle ilgili yalan itiraf almak
amacıyla ağır işkenceler uygulanmaktadır. Güvenilir
kaynaklara göre adı geçen aktivistlere istihbarat
teşkilatının sorgu merkezinde dövülerek ve elektrik şoku
verilerek işkence edilmektedir.
Ramin Sadıki, daha önce 21 Şubat 2007 tarihinde
Dünya Anadili kutlamalarında bildiri dağıttığı
için gözaltına alınmış ve bir aydan sonra teminat
karşılığında serbest
bırakılmıştı. Uluslararası Af Örgütü, bu konuda
yayınladığı raporda Ramin Sadıki'yi vicdan mahpusu
ilan ederek bir an önce serbest bırakılması
çağrısında bulunmuştu.
Serbest Bırakılanlar:
Mühendis Abdullah Abbasi Cevan, Azerbaycan milli
kahramanı Settar Han'ın (İran'da 19061914
yıllarındaki meşrutiyet inkılâbına önderlik eden
tarihi kahraman) mezarı başında yapılan anma töreninde
gözaltına alınmış ve Evin Hapishanesinin 209. koğuşunun
hücresinde hapsedilmişti. Aile bireylerinin bildirdiğine göre Abbasi
Cavan, gözaltı döneminin büyük bölümünde avukat tutma ve ailesiyle
görüşme hakkı verilmeden Evin Hapishanesindeki hücrede fiziksel ve
ruhsal baskılar altında tutuklu kalmıştır. Bu
aktivistin ailesiyle tek görüşmesi tutuklandıktan yaklaşık
3 ay sonra olmuş, son derece kısa süren bu görüşme
sırasında özellikle yaşlı annesi manevi olarak oldukça
yıpranmıştır.
Mühendis Abdullah Abbasi Cevan, 17 Ağustos 2007
tarihinde de gözaltına alınarak 130 gün boyunca Evin Hapishanesinin
209. bölümünün hücresinde tutulmuş, daha sonra Tahran İnkılâp
Mahkemesinin 15. Şubesi tarafından 5 yıl için ertelenen 1
yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.
Azerbaycanlı öğrenci ve kültürel aktivist Mehdi
Nuri, 2 yıllık hapis süresinin sona ermesiyle 20 Şubat Cuma günü
Tebriz Hapishanesinden serbest bırakılmıştır.
Mehdi Nuri 2006 yılının Mayıs
ayında İran Azerbaycanlılarının devlet gazetesinde
yayınlanan hakaret içerikli karikatürü protesto ettikleri dönemde Sulduz
(Negde) şehrinde gözaltına alınmış ve birkaç ay
sonunda teminat karşılığında geçici olarak serbest
bırakılmıştı.
25 Şubat günü ise Tahran Şehid Recayi
Üniversitesi öğretim görevlisi ve Azerbaycanlı kültürel aktivist
Mühendis Abdullah Abbasi Cavan, 105 günlük gözaltı döneminden sonra Evin
Hapishanesinden serbest bırakılmıştır. Aslen Sulduz
(Negde) şehrinden olan bu aktivist, yaşlı annesinin
vefatından 2 gün sonra serbest kalmıştır.
ADAPP'ın kaynaklarına göre, Abbasi
Cavan'ın serbest bırakılması için mahkemeye 70 bin dolar
teminat ödenmiş ve bu aktivist Rey şehrinin İnkılâp Mahkemesinin
11. Şubesi tarafından açılan suç dosyasında "düzen
aleyhine propaganda" ile suçlanmıştır.
Azerbaycanlı öğrenci aktivist ve Azad Tebriz
Üniversitesinin Arman öğrenci birliğinin eski üyesi Vahid
Şeybağlu, 11 Şubat 2009 tarihinde 49 gün boyunca gözaltında
kaldıktan sonra 50 bin dolar teminat karşılığında
serbest bırakılmıştır. Adı geçen aktiviste
yönelik suçlamalar "milli güvenlik aleyhine faaliyet" ve "genel
düzeni ihlal etmek" olarak açıklanmıştır. Vahid
Şeyhbağlu 24 Aralık 2008 tarihinde Tebriz'deki evinin önünde
gözaltına alınmış ve Ettelaat merkezine götürülmüştü.
O 10 gün boyunca Ettelaat merkezinde sorgulandıktan sonra Tebriz
Hapishanesinin mali bölümüne hapsedilmişti.
Vahid Şeyhbağlu daha önce 2006
yılının Mayıs ayında İran'daki Azerbaycan Türklerinin
devlet gazetesinde yayınlanan karikatüre karşı protesto
gösterileri döneminde Tebriz'de gözaltına alınmış ve 50 gün
boyunca gözaltında tutulduktan sonra teminat
karşılığında serbest
bırakılmıştı. Vahid Şeyhbağlu daha sonra
mahkemeye çıkarılarak 91 gün şartlı hapis cezasına
çarptırılmıştı.
Verilen Ağır Hükümler:
2 Şubat Pazartesi günü Erdebil İnkılâp
Mahkemesinin 1. şubesi kapalı olarak geçirilen mahkemede Rehim
Gulami, Vedud Saadeti, Behruz Alizade, Erdeşir Kerimi ve Hüseyin Hüseyni
adlı 5 Azerbaycanlı kültürel aktiviste beşer yıl hapis ve
sürgün cezası verdi.
Verilen hükme göre bu aktivistlerin suçlaması
"milli güvenliği bozmak amaçlı kanunsuz gruplar kurmak"
olarak belirtilmiş ve eyaletin güvenliğini korumak adına 5
yıllık hapis sürelerini Zahidan, Kerman, Hürmüzgan, Bucnurd, Simnan
ve Hamedan şehirlerinin hapishanelerinde geçirmelerine karar
verilmiştir.
Çeşitli kaynakların verdiği bilgiye göre,
yayınlanan hükümde "Çenlibel" ve "Azerbaycan Milli
Hareketi" isimli kanundışı teşkilatlardan bahsedilmiş
ve bu nokta Azerbaycanlı kültürel ve insan hakları aktivistlerinin
itirazlarına sebep olmuştur.
Aktivistlerin belirttiğine göre: Bu isimlerde
herhangi bir teşkilat yoktur ve "Çenlibel", Azerbaycanlı
tanınmış aktivist Abbas Lisanînin Erdebil'deki
mağazasının adıdır. Azerbaycan Milli Hareketi ise,
İran'da Azerbaycanlıların ekonomik, kültürel ve insani
haklarını talep eden toplumsal bir akımdır ve bu akım
bir parti ya da teşkilat değildir. Aktivistler, İnkılâp
mahkemelerinin böyle suçlamalara yer vermesini siyasi bir karar ve
Azerbaycanlıların kültürel hareketini bastırma çabası
olarak açıklamaktadırlar.
Adı geçen aktivistler 8 Nisan 2008 tarihinde Erdebil
şehrinin istihbarat teşkilatı memurları tarafından
gözaltına alınarak 20 gün boyunca gözaltında tutulmuş, daha
sonra 300 bin dolar teminat karşılığında geçici olarak
serbest bırakılmışlardır. Aktivistler serbest
bırakıldıktan hemen sonra, gözaltı döneminde şiddetli
fiziksel ve psikolojik işkencelere maruz kaldıklarını, uzun
süre boyunca avukat tutma ve aileleriyle görüşme hakları verilmeden
hücrede tutulduklarını açıklamışlardır.
Doğu Azerbaycan eyaletinin Tebriz şehrinin 9
öğrenci aktivistinin mahkemelerinin görülmesiyle birlikte, Tebriz
Üniversitesi öğrencileri Seccad Radmehr, Feraz Zehtab, Aydın Haceyi,
Emir Merdani ve İhsan Necefi, ve İsfahan Malek Eşter
Üniversitesi gemicilik bölümü öğrencisi Mecid Makuyi "İslam
Cumhuriyeti rejimine karşı propaganda" ve "düzeni yıkmak amacıyla yasadışı teşkilatlar kurmak"
suçlamalarıyla 2 yıl şartlı ve 1 yıl zorunlu hapis
cezasına çarptırılmışlardır. Diğer
aktivistler Daryuş Hatemi, Mansur Eminiyan ve Maksud Ahdi ise
suçlamalardan beraat etmişlerdir. Bu
aktivistlerin mahkemesi 18 Ocak 2009 tarihinde kapalı olarak
gerçekleştirilmiştir.
Adı geçen öğrenciler 2008
yılının yaz aylarında güvenlik görevlileri tarafından
gözaltına alınarak 3 ay boyunca istihbarat teşkilatı
merkezinde ve Tebriz Hapishanesinde tutuklu kalmışlardı. Onlar
Ettelaat merkezinde tutuklu bulundukları süre boyunca işkence ve kötü
muameleye maruz kalmış, avukat tutma ve aileleriyle görüşme
hakkından yararlanamamışlardı. Öğrenci aktivistler
daha sonra 50.000 ve 20.000 dolarlık teminat
karşılığında geçici olarak serbest bırakılmış
ve dosyaları Tebriz İnkılâp Mahkemesinde işleme
konulmuştur.
Öte yandan Azerbaycanlı kültürel aktivistler Hamid
Valayi ve Gulam Necefi, Tebriz İnkılâp Mahkemesinin 2. Şubesi
tarafından bir yıl hapis cezasına
çarptırılmışlardır.
Bu aktivistler 28 Ocak 2009 tarihinde "Düzen
aleyhine propaganda" suçlamasıyla kapalı olarak görülen
mahkemede yargılanmışlardır. Verilen hükme göre bir
yıl hapis cezasının 9 aylık bölümü 5 yıl için
ertelenecektir.
Adı geçen aktivistler 2008 yılının
Temmuz ayında, Tahran Üniversitesinde yayınlanan öğrenci
dergisi Güneş'in "Azerbaycan Mayıs Olaylarına Bir
Bakış" adlı özel sayısını
dağıtmaları nedeniyle Tebriz'de güvenlik görevlileri
tarafından tutuklanmış ve 15 gün gözaltında tutulduktan
sonra teminat karşılığında serbest
bırakılmışlardı.
Uluslararası İnsan Hakları Kuruluşu
Front Line, 8 Ağustos 2008 tarihinde yayınladığı
raporda istihbarat teşkilatı merkezinde gözaltında tutulan Hamid
Valayi'nin işkence ve kötü muameleye maruz kaldığını,
bu işkenceler sonucunda dişlerinin kırıldığını,
dişetlerinin iltihaplanıp kanadığını ve sağ
bacağı ile kafatasının hasar gördüğünü
bildirmiştir.
Batı Azerbaycanlı Sünni Türklere Verilen
Ağır Hapis, Sürgün ve Kırbaç Cezaları:
Batı Azerbaycan eyaletinin başkenti Urmiye'nin
Kızıl Heneye (Hanigah-i Sorh) köyünde, yeraltı su
kaynaklarının yönünün değiştirilmesini protesto ettikleri
için tutuklanan Azerbaycanlı Sünni çiftçilerden 25 kişinin
aldığı cezalar açıklandı. Tutuklanan köylülerin
suçlamaları "genel düzeni ihlal etmek" ve "devlet
memurlarına karşı gelmek" olarak belirtilmiştir.
Nazlu Bölgesi Ceza Mahkemesinin 101. Şubesi
tarafından Süleyman İbrahimi, Mehmed Samedzade, Murtaza Caferi,
Allahverdi Aslani, Mehmed Menafzade, Eyyüb Azizipur, Ekber Rüstemi, Mirac
Alipur, Said Caferpur, Mecid Gulizade ve Ziyad Caferpur, ikişer yıl
hapis, 74 kırbaç ve birer yıl Minab kasabasına sürgün
cezalarına çarptırılmışlardır. Behruz Mecidi 1
yıl hapis, 1 yıl Minab kasabasına sürgün ve 74 kırbaç
cezasına, Barzad Nezami Afşar, Megdad Nezami Afşar ve Mehmed
Eşrefi ise 6 ay ve 2 gün zorunlu hapis cezasına
çarptırıldılar.
Mahkeme ayrıca Haydar Ali Alipur, Hüseyin Vahabzade,
Süleyman Ahmedi, Habibullah Ahmedi ve Mehmed Caferi'yi 300 bin dolar para
cezasına ve Hüccet Mükerrem'i 200 bin dolar para cezasına
çarptırmıştır. Mahkemede yargılanan Mehdi
İsmaili, Esger Karahacılu, Behzad Yakubzade ve Caferi, suçlamalardan
beraat etmişlerdir. 15 Ocak 2009 günü Urmiye'nin Kızıl Heneye
köyünde Azerbaycanlı Sünni azınlığa mensup yüzlerce çiftçi,
yeraltı su kaynaklarının yönünün sanayide kullanılmak için
değiştirilmesini engellemek amacıyla Salmas-Urmiye yolunda
barışçıl bir protesto gösterisi düzenlemiş ancak bu
protesto güvenlik güçlerinin kalaşnikof silahlarla ve göz
yaşartıcı gazlarla köylülere saldırmasıyla
sonuçlanmış ve otuzdan çok protestocu gözaltına
alınmıştı.
Tutuklanan köylüler, 10 gün boyunca şiddetli
işkencelere maruz kalarak sorgulandıktan sonra geçici olarak serbest
bırakılmışlardı. Bazı tutuklular silahla
yaralandıkları halde ilk saatlerde tedavi edilmeleri engellenmiş
ve 6 saat gözaltında tutulduktan sonra aşırı kan kaybı
nedeniyle hastaneye kaldırılmışlardı.
Kızıl Heneye köyü Batı Azerbaycan
eyaletinin Urmiye şehrinin Nazlu bölgesindedir ve yaklaşık 2000
kişilik nüfusu vardır. Bu köyün sakinleri çoğunlukla
"Küresünni" olarak bilinen Sünni Azerbaycan Türkleridirler.
İran'da Sünni Azerbaycan Türkleri kamu personel seçme sınavlarında
ve üniversitelerde reddedilmekte ve köy arazileri devlet binaları
tarafından gasp edilmektedir.
Herhangi bir kuruluşları, dernekleri,
vakıfları ve devlet dışı teşkilatı
bulunmayan Sünni Azerbaycan Türklerine dini okul kurma izni
verilmemektedir. İran devlet yetkilileri
bu köylerin yeraltı su kaynaklarının yönünü
değiştirerek çiftçilik ve tarımla geçinen köylülerin
yetiştirdikleri ürünleri sulamalarını engellemektedir.
Batı Azerbaycanlı Alevi Mahpusların
Durumu:
4 yıldır Urmiye Hapishanesinde tutuklu bulunan
27 yaşındaki Azerbaycanlı Alevi Mehdi Kasımzade, 28
Şubat Cumartesi sabahı idam edildi.
Mehdi Kasımzade'nin aile bireylerinin verdiği
bilgiye göre, 1 Mart günü Kasımzade'nin ailesi Urmiye İmam Humeyni
Hastanesine başvurmuş, ancak hastane yetkilileri istihbarat
teşkilatı görevlilerinin cenazeyi aldığını
söylerek Kasımzade'nin cenazesini ailesine vermemişlerdir.
Batı Azerbaycan eyaletinin Koşaçay (Miyandoab)
şehrinden olan Mehdi Kasımzade,Yunis Agayan, Sehend Ali Muhammedi,
Bahşali Muhammedi ve İbadullah Kasımzade, 2004 yılında
Üçtepe köyünde Alevi inancı hakkında bir kitapçık
yazılıp çoğaltılarak dağıtılması sonucu
İran hükümet güçleriyle Azerbaycanlı Aleviler arasında
çıkan ve 6 kişinin güvenlik güçleri tarafından öldürüldüğü
çatışmada hapsedilerek idama mahkum edilmişlerdi.
Çıkan çatışmada Mehdi Kasımzade
güvenlik güçlerinin silahlarından gelen mermiyle bacağından
yaralanmış, tedavi imkânlarının sağlanmaması ve
sorgu sırasında işkence görmesi sonucu bacağı
iltihaplanmış ve sağlık durumu tehlikeye girmişti.
8 Ekim 2008 tarihinde Urmiye İnkılâp Mahkemesi
temyiz başvurusunda bulunan mahpuslardan Sehend Ali Mehemmedi, Bahş
Ali Muhammedi ve İbadullah Kasımzade'nin idam cezalarını
kaldırarak 13 yıl boyunca İran'ın merkez bölgelerinde
bulunan Yezd Hapishanesine sürgün hükmünü vermiştir.
Azerbaycanlı Alevi mahpuslar, hapishane
yetkililerinden gördükleri işkence ve kötü muamele nedeniyle iki kez ölüm
orucu başlatmış, ancak dini önderleri ve mahkeme yetkililerinin
çağrılarıyla bu grevleri sona erdirmişlerdir.
Urmiye Hapishanesinde tutuklu bulunun bir diğer Azerbaycanlı
Alevi mahpus olan Yunis Agayan'ın da gelecek günlerde idam edilmesinden
ciddi endişe duyulmaktadır.
Mahkemeye Çıkarılanlar:
Azerbaycanlı insan hakları aktivisti Vedud
Esedi'nin mahkemesinin 3. celsesi 28 Şubat 2009 tarihinde Reşt
İnkılâp Mahkemesinin 2. Şubesinde geçirilmiştir.
Yakınlarının verdikleri bilgilere göre Esedi bu mahkemede
"düzen aleyhine propaganda" suçlamasıyla
yargılanmıştır.
Vedud Esedi 22 Ocak 2008 tarihinde Reşt
şehrinde gözaltına alınarak 32 gün Reşt şehrinin
Ettelaat merkezinde tutuklu kaldıktan sonra teminat
karşılığında serbest
bırakılmıştı. Ailesinin belirttiğine göre, bu
aktivist gözaltı süresinin neredeyse tamamını istihbarat
teşkilatı merkezinin hücresinde, fiziksel ve ruhsal baskılara
maruz kalarak geçirmiştir. Bu süre boyunca avukat tutma ya da ailesiyle
görüşme hakkı verilmeyen aktivistin aile bireylerine kendisinin
tutulduğu yerle ilgili hiç bir bilgi sağlanmamıştır.
Uluslararası insan hakları
savunucularını koruma teşkilatı Front Line 8 Ağustos
2008'de ve ABD Dışişleri Bakanlığı, 15
Ağustos 2008 tarihinde yayınladıkları insan hakları
raporlarında, Azerbaycanlı aktivist Vedud Esedi'nin gözaltına
alınması kınamışlardı.
Erdebil'deki Siyasi Tutukluların Hapishanede
Hırsızların Tutulduğu Bölüme Götürülmesi:
Erdebil şehrinde "milli güvenlik aleyhine
faaliyet" ve "casusluk" suçlamalarıyla
çarptırıldığı 5 yıl hapis cezasını
çekmekte olan Azerbaycanlı kültürel aktivist Ali Abbasi, hapishanede
siyasi mahpusların tutulduğu 7. koğuştan hırsız
ve soyguncuların tutuklu bulunduğu 4. koğuşa
gönderilmiştir.
Abbasi yakınlarıyla yaptığı
görüşmede gönderildiği koğuştaki durumdan
şikâyetlerini bildirerek siyasi mahpusların bu koğuşa
götürülmesinin bir psikolojik baskı aracı olduğunu
belirtmiştir.
Ali Abbasi 16 Ekim 2007 tarihinde gözaltına
alınmış ve 38 gün boyunca Erdebil şehrinin istihbarat
teşkilatı merkezinde işkence görerek sorgulandıktan sonra
avukatsız ve kapalı olarak görülen mahkemede, Hâkim Hasanzade'nin
kararıyla 11 yıl hapis cezasına
çarptırılmış, ancak bu ceza daha sonra temyiz mahkemesinin
kararıyla 5 yıla indirilmiştir. Erdebilli kültürel aktivistin
Azerbaycan Cumhuriyetini ziyaret etmesi, suç dosyasında kanıt olarak
sunulmuştur.
Dünya Anadil Günü, Baskı ve
Kısıtlamaların Artışı:
UNESCO, 21 Şubat'ı Dünya Anadili Günü ilan
ettiğinden beri, İran'daki Azerbaycanlılar bu günü kutlamaya
çalışmışlardır. Bu yıl da geçtiğimiz
yıllarda olduğu gibi Azerbaycanlı kültürel aktivistler,
çeşitli etkinliklerle Dünya Anadil Günü'nü kutlamışlardır.
Bu kutlamalar çerçevesinde Tebriz, Urmiye, Erdebil,
Zencan, Merağa, Eher, Merend ve Sulduz (Negde) şehirlerinde
bildiriler dağıtılmıştır.
Dağıtılan bildirilerde Azerbaycan Türkçesinde anadilde
eğitim hakkının önemi anlatılmış ve tebrik
ilanı yayınlanmıştır. Büyük şehirlerde güvenlik
güçlerinin hazır beklemesi ve halkın bastırılması için
İran'ın merkezindeki şehirlerden Azerbaycan şehirlerine
takviye kuvvetleri getirilmesi nedeniyle bu kutlamalar gizli olarak
yapılmıştır. Tahranda okuyan Azerbaycanlı
öğrencilere de anadil günüyle ilgili herhangi bir kutlama veya tören
yapmamaları konusunda uyarılar verilmiştir.
Geçtiğimiz yıllarda Dünya Anadili Günü
kutlamalarında İran Hükümeti anadilde eğitim hakkı talebini
dile getiren birçok Azerbaycanlı öğrenci ve kültürel aktivisti
tutuklamıştır.
İran Anayasasının 15. maddesinde
İran'da yaşayan bütün milletlerin anadilde eğitim hakkı
resmi olarak tanınmış olsa da bu kanun Fars olmayan topluluklar
için hiç bir zaman uygulamaya geçirilmemiş ve ülke nüfusunun yarısından
fazlasını oluşturan diğer etnik toplulukların
anadillerini öğrenmek için kurs açmalarına bile izin
verilmemiştir.
Türkçe İsimlere Yönelik Kısıtlamalar:
Çeşitli şehirlerden gelen haberlere göre,
belediye memurları bu şehirlerdeki Türkçe isimli dükkân ve
mağazaların sahiplerine Farsça olmayan isim kullanmamaları
konusunda şiddetli baskılar uygulamaktadırlar.
Memurlar, bazı mağazaların Türkçe isim
tablolarını indirip yırtarak dükkân sahiplerine "herhangi
bir zorluk çıkmaması için mağazalarına Farsça bir isim
seçmelerini" söylemişlerdir.
21 Şubat Cumartesi günü Batı
Azerbaycan eyaletinin Şahindej şehrinde, güvenlik memurları
birkaç mağazayı ve bazı şairler ile kültürel aktivistlerin
uğradığı "Azerbaycan" adlı kahvehaneyi
kapatmıştır.
Bu baskılar, geçtiğimiz yıl
Azerbaycanlı milletvekillerinin "Mağaza isimlerinde ve
tabelalarda Türkçe isim kullanma yasağı"na itirazı sonucu,
bu yasanın kaldırılmasına rağmen uygulanmaktadır.
Öğrenci Dergilerinin Kapatılması:
Üniversitelerdeki Azerbaycan öğrenci dergilerine
yönelik baskı son yıllarda ciddi olarak artmakta ve sadece kültürel
alanda yayınlanan dergiler bile kapatılmaktadır. Son olarak
Azerbaycan Türkçesi ve Farsça olarak Yezd Üniversitesinde yayınlanan ve
Vahid Esgeri'nin sorumlu olduğu Işılay adlı öğrenci
dergisi, 2. sayısında üniversite yönetiminin kararıyla kapatılmıştır.
Üniversite kaynaklarının belirttiğine göre
Yezd Üniversitesi rektörü Dr. Meybudi, kültür muavinine
verdiği dilekçeyle bu üniversitede yayınlanan Türkçe, Kürtçe ve
diğer dillerdeki dergilerin kapatılmasını istemiştir.
Son olarak kapatılan Işılay dergisinden
başka geçtiğimiz aylarda Ulus, Nesim, Araz, Özlük, Oyanış,
Settar Han, Kimlik, Yoldaş, Aydın Gelecek, Kıpçak, Yarpak,
Telenger, Çanlıbel, Yeşil Yol, Ana Yurd, Seher, Açık Söz, Sayan,
Bulud ve Heleç dergilerinin yayınları, üniversite yönetimlerinin
kararıyla durdurulmuştur.